Kendine Zarar Verme Davranışları

Kendine Zarar Verme Davranışları

Genellikle kendimize zarar vermenin elimize yakıcı, delici, kesici bir alet alıp bunu vücudumuza uygulamamız kadar görünürde ve net olduğunu ve fiziksel olduğunu düşünürüz. Ancak kendimize vermenin çok da görünürde olmayan ve net olarak anlaşılamayan duygusal, psikolojik ve mental bir sürü yolu daha vardır. Bunu geçmiş travmaların üstesinden gelmenin bir yolu olarak bilerek veya bilmeyerek kullanırız. 

1. Mükemmeliyetçilik 

Mükemmeliyetçilik çok da zararlı bir şey değilmiş gibi sanki, hatta biraz da kulağa hoş geliyor öyle değil mi? Mükemmeliyetçiliğin iyi bir şey olmadığını, mükemmelliğin mümkün olmamasından anlayabiliriz aslında. Bir şeyin mükemmel olması mümkün müdür mesela? Değildir, her zaman en ufak bir hata, en ufak bir eksik bulundurur her şey. Zaten mükemmelliğin bu kadar özel ve önemli olmasının sebebi de bu erişilemezlikten, imkansızlıktan gelir. Kişiler bir şeylerin mükemmel olmasını bir standart haline getirdiğinde işleri kendileri için çok zorlaştırırlar. Emeklerine, zamanlarına, performanslarına zarar vermiş olurlar. Mükemmeliyetçilik daha iyi ilerlemekle değil, tam aksine ilerleyememekle ilgilidir. Örneğin bir yemek yapıyorsunuz, soğanı doğradınız koydunuz ocağa. O an da çok aceleniz var aslında birden fazla işiniz var. Ona rağmen birinden yardım istemeyi pek tercih etmezsiniz. Artık salçayı koymanız gerekiyor ve o salçayı koymayı herhangi birine emanet edemezsiniz. Çünkü ancak siz o salçanın miktarını en iyi şekilde ayarlayabilir, en doğru vakitte koyabilirsiniz diye düşünürsünüz. İllaki sizin onayınızdan geçmesi gereklidir. Sizce en iyi olan şeyi ortaya koymaya çalışırsınız. Bir başkasına göre de en iyi olan şeyin gerçekten iyi bir şey olduğuna güvenmezsiniz. Bu mükemmeliyetçiliğin altında hafif hafif narsisizm özellikleri de görebiliriz aslında. Sanki siz o kadar mükemmel bir insansınız ki sizin ortaya koyduğunuz şey de o kadar mükemmel olmalı, daha aşağısı size yakışmaz. Normal herkes içindir, optimal olandır ama sizin herkesten farklı ve daha iyi bir şeyler ortaya koymanız gereklidir” gibi bir yorum yapabiliriz. Peki bu mükemmeliyetçilik nereden gelir? Nasıl kurtulabiliriz? 

Herhangi bir davranışın neden olduğunu bulmak, o davranışı çözebilmemiz için gereklidir. Bu mükemmeliyetçilik neden ortaya çıkıyor? Ortaya çıkmasını ve öyle olması gerektiği düşüncesini besleyen nedir? Birçok sebep olabilir, ben birkaç nedenden bahsedeceğim.  

  • Mesela mükemmel olarak daha fazla ilgi ve sevgi mi aldınız? İçinizde ilgi, sevgi, sıcaklık hissinin eksikliği vardı da bunu mükemmel olarak mı gidermeye çalıştınız? Yani mükemmelliği daha fazla sevilmenin bir anahtarı olarak görmüş olabilirsiniz.  
  • Ya da istismarcı bir ailede büyüdüyseniz, istismara uğramamak adına çok uslu, çok iyi, çok başarılı -yani mükemmel- bir çocuk olmanız mı gerekiyordu? Belki de babanızın gözüne batıp sinirini bozmamak, ondan gelecek olan şiddeti önlemeniz için harika bir çocuk mu olmanız gerekiyordu. 
  • Ya da mükemmeliyetçi anne babalarınız vardı da sizin mükemmeli seçmeniz zaten onlar tarafından belirlenmiş miydi? Mükemmel bir anne babaya mükemmel bir çocuk yakışırdı öyle değil mi? 

Çok yüzeysel ilk aklıma gelenlerden bahsettim sadece. Sizinki herhangi başka bir şey olabilir. Biraz üstüne düşünmenizde fayda var. Bunu BDT teknikleriyle ele almak, zararlı ve işlevsiz düşünceleri yeniden yapılandırmak gerekir.  

2. Daha az uyku 

Sürekli yatma vaktini erteleyen, sürekli geç yatan ve akabinde de tabii ki sürekli geç kalkan biri misiniz?  

  • Gece oluyor, hafif mayışmaya başladığınızı hissediyorsunuz, uykunuz geliyor yavaştan. Saat kaç? Saate bakıyorsunuz. 23:00 olmuş. Ne ara bu kadar oldu? Genel bir günü düşünüyorsunuz bugün naptınız? Uyandınız, tiktoka girdiniz. Biraz bir şeyler yediniz. 1 saatlik dersiniz vardı ona gidip geldiniz. Döndünüz eve bi film izlediniz, sonra yemek yediniz. Biraz instagrama girdiniz, biraz daha tiktok izlediniz. Bu. Bu kadar. Gün bitti. 

Bunları düşündüğünüzde ve bugün işe yarar pek de bir şey yapmadığınızı fark ettiğinizde intikamınızı uyku saatinizi erteleyerek alırsınız. “Bugün sen gününü boş geçirdin, daha uyumayı hak etmiyorsun.” gibi bir düşünceden kendinizi yakalamanız muhtemel. 23:00 olan uyku saatinizi 00:00’a 01:00’e ertelersiniz. İşin ironik kısmı şudur ki o ertelediğiniz süre zarfında işe yarar pek bir şey yapmazsınız. Çünkü zaten hafiften uykunuz var, günün yorgunluğu var, bitkinsiniz. Ayrıca içinizde “uyumadan önce bugünü verimli kılmak için bir şeyler yapmam lazım, bugüne bir şeyleri yetiştirmem lazım” baskısı da var. Bunların etkisinde pek de bir şey yapamazsınız. İçinizde bugün bir şey yapmadığınıza dair bir kaygı, bu saatten sonra da ne yapabileceğinize dair bir endişe vardır. Bütün bu stres altında pek de bir şey yapamadan uyudunuz ve geç yattığınız için sabah da geç kalktınız. Geç kalkmış olmanız, o günü daha iyi planlayamamanız için ise yine yeni bir etken oldu.  

Tüm bunların hepsi birleşince ne oldu? Hepsi bir döngü haline geldi ve hepsi; kendine gününü göstermek, yapamadıklarından hıncını almak ve dolayısıyla kendine zarar vermek üzerine kurulu.  

Bu anlattıklarıma ek olarak bir de tam tersi şekilde uyku süresini nasıl erteleriz ona değineceğim. Bugün o kadar fazla çalıştınız, o kadar fazla iş hallettiniz ki, gün içinde zevk aldığınız bir şeyi yapmayı sıkıştıracak ufacık bir fırsat bile elinize geçmedi. Kendinize ihtiyacınız olan o vakti ayırmadınız. Yine sosyal medya olsun örnek. Günde yarım saat 1 saat tiktok izleseniz, instagrama girseniz dünyanın sonu değil. Böyle şeylere ihtiyacınız da var ve bastırmak, görmezden gelmek değil karşılamanız gerekiyor. Günün sonunda kendinize ufacık bir alan yaratmak için geceyi tercih etmek zorunda kalıyorsunuz ve gün içinde onca iş yapmanın vermiş olduğu yorgunlukla birlikte bir de sosyal medyaya girerek kendinizi daha da yormuş, dinlenme vaktini hem ertelemiş hem de azaltmış olursunuz. Hatta belki ekrana bakmak ihtiyacınız olan uykuyu bile kaçırabilir. Bu son anlattığıma paralel olarak bir sonraki maddede “çok fazla çalışmaktan, kendine ihtiyacı olan zamanı ve dinlenmeyi verememekten” bahsetmek istiyorum. 

 3. Çok fazla çalışmak 

Gün içinde bir öğrenci veya bir çalışan çok fazla işimiz olduğunda sabahlara kadar, akşamlara kadar çalışırız. Buna çoğu zaman zorunluyuzdur. Ama bazen bile isteye kendimizi daha fazla çalışmaya iteriz. Neden? Sinirlendiğimiz, çok üzüldüğümüz, çok kırıldığımız bir olay olduğunda ve bu olay çoğu zaman ciddi bir sorun olduğunda bu olayın detaylarına dair düşünmemek için kendimizi fazla meşgul edebiliriz. Tüm bu kötü duyguları hissetmeye ve üzerinde durmaya zamanımız olmayacak kadar bir işte veya bir şey üzerinde çalışabiliriz. Sıklıkla mesaiye kalır, görevimiz olmayan işleri bile yapar, günün sonunda adım atmaya halimiz kalmayacak kadar kendimizi yorabiliriz. Kulağa biraz garip geliyor olabilir. Çalışmak çok zor ve sıkıcıdır, kim ek ücret bile almadan daha fazla çalışmak ister ki? Diyor olabilirsiniz. Bunu anlamanız için çok basit ve küçük bir örnek vereceğim. Canınızın bir şeye sıkkın olduğu, kafanızın bir şeye takıldığı bir günde evdeki her yeri temizlediğinizi, mutfağa girip envai çeşit yiyecek hazırladığınız bir anı düşünün. Eminim bunu birçok kişi yapmıştır. Bunu bir sorun olarak anlatmıyorum bu arada. Çoğu zaman evin içinde böyle ufak tefek faydalı işler yapmak kafa dağıtmak için işe yarar. Bu örneği çok fazla çalışmayı anlayabilmeniz için verdim. Bir tarafta sindiremediği çok yoğun olumsuz duygular veya bir travma geçmişi olduğu için “çok fazla çalışmak” olgusu vardır. Diğer tarafta ise o gün morali bozuk olduğu için “ev temizleme” olgusu vardır. Ev temizleme olgusunu, çok çok fazla çalışmanın bir temeli, daha küçük ve basit versiyonu gibi düşünebilirsiniz. Beynimize ve bedenimize ihtiyacı olan molayı, dinlenmeyi vermediğimizde ona zarar vermiş oluruz. Kendimizi zorlayana kadar günlerce çalışarak daha başarılı olmayı değil, tükenmeyi yaklaştırırız. 

Her biri bile isteye yapılsa da yapılmasa da kendine ihtiyaçlarını vermemek, kendini görmezden gelmek, kendine acı çektirmek, kendi gelişimini ertelemek gibi farklı noktalardan kendine zarar verme davranışlarına bağlanır. Yoğun bir içgörü ile fark edilip azimli ve sabırlı bir çalışma rutiniyle de her birinin üstesinden gelmek ve onu daha iyi bir modele çekmek mümkündür. Her zaman kendinizin farkında olmaya çalışarak yaşadığınızda hayat, çözülmesi ve anlaması daha kolay bir hale geliyor. Gerektiğinde bir ruh sağlığı çalışanından destek almaktan çekinmeyin. 

Zihinsel gelişim çabaya değer, 

İrem ♥ 

Sonraki gönderi

Zihnimizin Okunma Beklentisi
Öfkeyi Yaşamaya İzin Vermek

Yorum yazın

Bu site hCaptcha ile korunuyor. Ayrıca bu site için hCaptcha Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları geçerlidir.