Bireysel

Suçlu Hissetmek

Suçlu Hissetmek

Zaman zaman kendimizi suçlu hissettiğimiz anlar olur. Bazılarında suçlu hissetmemiz için elimizde gerçek bir sebep vardır. Ancak bazılarında suçlu hissetmemiz için yeterince iyi bir sebep yoktur ya da bu sebep çok belirsizdir. Neden suçlu hissettiğimizi ve sebebin ne olduğunu anlayamadığımız bir şekilde yine de içimizde bir yerlerde kendimizi yargılayan bir iç ses vardır. Bu yazımda suçluluk duygusunun kökenine inmeyi ve olası sebeplerini sizlere aktarmayı planlıyorum. Ayrıca yazının sonunda kendimizi suçlu hissettiğimiz ama -aslında suçlu hissetmememiz gereken- maddelere yer vereceğim. 

Küçükken ebeveynlerimiz tarafından herhangi bir konu hakkında kötü bir muamele gördüğümüzde, yanlış bir şey yaptığımızı düşünür kendimizi suçlu hissederiz. Onlar bize bağırdığında, bize kızdıklarında bize böyle davrandıkları için onları suçlamaz, tam tersine kendimizi suçlarız. Bize yanlış yapanlardan, bizi aşağılayanlardan, bizi görmezden gelenlerden nefret etmek yerine, -çok garip bir şekilde- kendi olduğumuz kişiden nefret ederiz. Biz böyle olduğumuz için bize böyle davranıldığını, sorunun kendimizde olduğunu düşünürüz.

Küçük bir çocuğun bilgi düzeyi, gelişmişlik düzeyi, beceri düzeyi ne kadar az olursa olsun gözlem yetenekleri oldukça fazladır. Küçük çocuklar herhangi bir şey bilmeseler bile fark etme konusunda sandığımızdan daha iyidirler. Hal böyle olunca ihtiyaç duydukları kadar sevilmediklerini veya hor görüldüklerini çok kolay bir şekilde fark etmiş olurlar. Kendilerine yapılan bu muameleyi anlayacak kadar büyümemişlerdir ancak anlamasalar bile o acıyı tüm kalbiyle hissederler. Bu durum için bir açıklamaya ihtiyaç duyarlar. Ebeveynleri tarafından dikkate alınmayan ve titizlikle kendisine bir açıklama yapılmayan çocuklar bu boşluğu doldurmak için hemen bir yol bulurlar. Buldukları yol, kendilerinin yanlış ve kötü bir şey yapmış olduğunu düşünmeleridir. Bu şekilde kendinden nefret etme ve kendini suçlama davranışı temelini sarsıcı bir şekilde atmış olur. 

Kendini suçlamayı ve kendinde sorun görmeyi öğrenen çocuk, aşağıdakiler gibi düşünür: 

  • Babam çok soğuk davranıyor, onu öfkelendirecek bir şey mi yaptım ki?  
  • Kardeşime oyuncak alındı ama bana bir şey alınmadı, sanırım yine hata yaptım.  
  • Annem bugün çok tedirgin görünüyor, onu endişelendirecek bir yaptım kesin. 
  • Öğretmenim bugün bana günaydın demedi, kesin yine bir yaramazlık yaptım. 
  • Annem bana “canım kızım” demiyor, beni sevmemesi için ona bir sürü sebep veriyorum. 
  • Herkes benimle dalga geçiyor, çünkü çok çirkin ve beceriksizim. 
  • Arkadaşım beni oyuna dahil etmedi, onu üzecek yanlış bir şey yaptım galiba.

Bu durum bir süre böyle devam ettikten sonra sürekli olarak herhangi bir olumsuzluk için kendimizi sorumlu hisseder ve suçlarız. Bu artık sık sık yaşadığımız, hissettiğimiz ve düşündüğümüz bir şey olmuştur. Yetişkinlik hayatında da peşimizi bırakmaz ve kuracağımız ilişkileri olumsuz etkiler. 

Örneğin yeni bir arkadaş edinme veya yeni bir ortama girme konusunda çok zorlanırız. Çünkü ne de olsa bizim “kötü/çirkin/beceriksiz” olduğumuzu anlayacaklar ve bizi bırakacaklar veya dışlayacaklar. Bunun fark edilmesinden ve tekrardan kendimizi suçlu hissettiğimiz ruh halini yaşamaktan ziyade kendimizi geri çekmeyi ve yalnız kalmayı tercih ederiz. Suçluluk duygusundan kurtulmayı en çok zorlaştıran şey bunun apaçık ortada olmamasıdır. Hem bu duygunun nereden geldiği tam olarak bilinemez hem de hissedildiği anda bile “o an hissediliyor” olduğu tam olarak fark edilemez. Genel olarak “yanlış bir şey yaptım/beceremedim” gibi bir düşünce hakimdir -bilinçaltımızda bir yerlerde saklanıyordur- ve bizim davranışlarımızı etkiler. Özellikle de yalnız olduğumuzda tüm aklımızı ve vücudumuzu sarmayı daha çok sever. En savunmasız olduğumuz anda bizi yakalar ve inanırız. Suçluluk duygusu insanlardan en izole olduğumuz anlarda daha da büyür. Tam tersi ise insanlara en yakın olduğumuz, insanlarla en sevgi dolu geçirdiğimiz vakitlerde pek ortada yoktur. Suçluluk duygusu, sevgiye karşı kazanamayacağını bildiği için saklanır.  

Suçluluk duygusunu iyileştirmenin yolu kökenlerine inmektir. Ta nerelerden başladığını görmektir. Aslında hiç de kötü, çirkin veya beceriksiz olmadığımızı ama öyle hissetmeye zorlandığımızı fark etmektir. Böyle düşünmemiz ve hissetmemiz için hiç adil ve gerçek olmayan bir şekilde zorbalandığımızı anlamaktır. Kendimizi sevilmeye layık görmek ve önce kendimizi sevmek, daha sonra da bir başkası tarafından sıcak bir sevgiyle sevilmektir.  

İnsanız, hata yapabiliriz. Bazen gerçekten yanlış yapmışız ve suçlu olabiliriz. Biz gerçekten suçlu olduğumuzu fark ettiğimizi zaten suçlu hissetmeli, ardından bunu çözmeli ve telafi etmeliyiz. Bunlar gayet olağan şeylerdir. Ancak anormal olan ve sıkıntılı olan şey, aslında suçlu hissetmememiz gereken konularda suçlu hissetmektir.

Peki bunlar nelerdir? Hangi konularda kendimizi suçlu hissetmememiz gerekir? 

Yardım istemek: Gerçekten ihtiyacımız olduğunda birinden yardım istemek yapabileceğimiz en normal şeylerdendir ve bu konuda suçlu hissetmememiz gerekir. Çünkü ne kadar uğraşırsak uğraşalım her şeyi tek başımıza yapmak mümkün değildir. Hiç kimse bütün sorunları tek başına çözemez ve hiç kimse bir süper kahraman kadar güçlü ve yetenekli değildir. Çevremizdekilere yük gibi görünmekten korkup sessizce mücadele etmemize gerek yok. Kimse bizi bir şeyleri beceremediğimiz ve yardım istediğimiz yargılamayacak, yargılasa bile bu gerçekçi bakış açısından çıkan doğru bir değerlendirme olmayacak. Zaman zaman birilerinden yardım isteyebileceğimizi ve yalnız olmak zorunda olmadığımızı kendimize hatırlatmak faydalı olabilir.  

Başarılı olmak: bir başarı elde ettiğimizde bunu küçümsemek zorunda değiliz. Başarılı olduğumuz için suçlu hissetmemeliyiz. Başarılar değerlidir ve kutlanmayı hak eder. Çevremizdeki bazı insanlar bizi kıskandığında başarılı olduğumuz ve başarımıza çok sevindiğimiz için bize kızabilir ve bu konuda kendimizi kötü hissetmemize sebep olmuş olabilir. Ancak sırf başkaları rahat olsun diye veya başkaları üzülmesin diye başarısız olmak zorunda değiliz. Başarılı olmayan birinin başarabilmesi için kendi çabamızı yok saymak veya kendi potansiyelimizi kullanmamak kendimize yapacağımız bir kötülük olur. Kendimize bir şeyler katmak için çok çalıştık ve şimdi başardığımız için bu haklı gururu yaşayabiliriz. Bizi gerçekten seven ve destekleyen kimse de zaten bizim başarımızı kıskanmayacak ve gururumuzu yaşama konusunda bize kendimizi suçlu hissettirmeyecektir.  

Hayır demek: birine istediği bir şeyi vermediğimizde kendimizi kötü hissedebiliriz, bunu anlayabiliyorum. Ancak o an yapmak için müsait olmadığımız veya gerçekte yapmayı canımızın istemediği şeyler konusunda hayır demek gereklidir. Çünkü istemememize veya müsait olmamamıza rağmen yaptığımız şeyler konusunda pişmanlık duyabiliriz. Reddemediğimiz için kendimizden nefret eder ve bizi bunu yapmaya zorlayan kişiye kızarız. Hayır diyememek hem kendimize hem karşımızdaki kişiye kin beslemek için bize sebep verecektir ve her anlamda zarar veren bir süreç haline gelecektir. 

Sürekli olarak dinleyici olmayı reddetmek: hayatındaki sorunları konusunda sürekli bize birileri var mı çevremizde? Sürekli hayatının dramalarını dinlememizi bekleyen biri... Bu kişinin kurduğu ilişki genellikle tek yönlüdür. Dertlerini dinlemenizi, dertlenmenizi ve bir çözüm bulmanızı isterler ancak kendileri karşısındaki kişi için bir şey yapmazlar. Hal böyle olunca bu kişilerle olan ilişkide çok zorlanır ve yoruluruz. Bu kişilerden kendimizi uzaklaştırmak istememizde sorun yoktur. Kendi hayatımızda huzur istediğimiz ve ancak kendi hayatımıza odaklanmak istediğimiz için özür dilememiz ve suçlu hissetmemiz gerekmez. 

Bu bahsettiğim örnekler, seanslarımda en sık karşılaştığım durumlar. Ancak yersiz ve haksız suçluluk duygusu farklı şekillerde de ortaya çıkabilir. Sadece yol gösterici ve öğretici olması açısından birkaçını sizinle paylaştım.

Bu örneklerden herhangi birini yaşıyor musunuz? Bu bahsettiğim şeylerden herhangi birini yaptığınız için kendinizi suçlu hissettiniz mi? Eğer bunlardan biri değilse hangi konularda kendinizi suçlu hissettiniz veya hissediyorsunuz? bu duygunun gerçekçi ya da asılsız olup olmadığını düşünmenizin tam vakti. Bir düşünün bakalım... Gerçekten suçlu musunuz yoksa size küçüklüğünüzden beri, zorba bir şekilde suçlu hissetmek mi öğretildi? 

Bazen başkalarının rahatını bozacak bile olsa, kendimiz için en iyisini istemek en doğal hakkımız ve utanmamız veya suçlu hissetmemiz gerekmeyen bazı şeyler vardır. 

Zihinsel gelişim çabaya değer, 

İrem ♥ 

Sonraki gönderi

Narsistik Özellikler

Yorum yazın

Bu site hCaptcha ile korunuyor. Ayrıca bu site için hCaptcha Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları geçerlidir.