Duygusal Olarak Ulaşılamayan Anne

Duygusal Olarak Ulaşılamayan Anne

Anne bir bebeği hayata bağlayan, onu hayata alıştıran en ama en önemli unsurdur. Bebeğin dış dünyayla bağlantı kurabileceği bir kanaldır. Hal böyleyken bir annenin çok fazla sorumluluğu oluyor. Yeri geliyor kendinden ödün verircesine bebeği için var olmaya çalışıyor. Annelik, çok fazla bilinç, hazırlık ve emek gerektiren bir şey. Tüm bunlar sağlanmadan herhangi bir şekilde anne olunduğunda; anne bebeğine, bebeğin ihtiyaç duyduğu tüm o şeyleri veremeyebiliyor. Hatta bebeğin ihtiyacı olan şeylerin hepsini fark bile edemiyor. Çünkü henüz fiziksel, duygusal ya da bilişsel olgunluğa ulaşmamış. Kendisini hala eğitmesi, beslemesi, yaşaması gereken konular var. Ancak bir gün planlı ya da plansız bir şekilde bebek geliyor ve kadın, bir anne olarak çok fazla sorumluluğun altına giriyor. 

Bir bebeğe her anlamda bebeğin ihtiyacı olan desteği sağlamak bebeğin sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi açısından çok fazla önemli. Bebeğin ileride kendisiyle nasıl bir bağ kuracağı, kendisini nasıl göreceği ve başkalarıyla nasıl ilişkiler kurduğu üzerinde oldukça önemli bir etkisi vardır. Tabii ki tek etmen bu değil, çevredeki daha başka bir sürü şeyden ve yaşam olayından da etkilenebilir. Ancak dış dünyayla iletişim kuracağı ve şeyleri anlamlandıracağı yapı ve malzemeleri ilk olarak annesinden alır ve diğer her şey için bu bir temel oluşturur. 

Annenin duygusal açıdan yok olması ne demektir? Anne nasıl yok olabilir? 

Bebeğin tek ihtiyacı yemek ve barınma ihtiyacı değildir. Bunlar yalnızca nefes alması için en temel ihtiyaçlardır. Ancak bebeğin bu hayatta var olabilmesi için bağ kurmaya ve sıcaklığa olan ihtiyacı tıpkı beslenmesi ve barınması kadar önemlidir. Anne bunları bilerek veya bilmeyerek sağlamadığında çocuğun gelişiminde çok ciddi etkiler bırakmış olur. Annenin duygusal açıdan olmaması; bebeğine sarılmaması, onu dinlememesi, onunla konuşmaması, onu rahatlatmaması, güven hissini vermemesi, şefkatle sarmaması, ağladığında kollarına almaması gibi şeylerdir. 

Tüm bunların eksikliğinde bebekte neler meydana gelir? 

  • Duyguları anlamada zorluk 

Bebeğe her türlü duygunun yaşanabileceği, hepsinin normal ve geçici olduğu öğretilmediğinde bebek duyguları tanımakta ve yaşamakta zorlanır. Her şey onun için bir yabancıdır ve duyguları deneyimlemekten korkar. Çünkü bir şeyler olumsuz gittiğinde, anne “ben senin yanındayım, zamanla geçecek, iyileşeceksin” mesajını vermezse eğer çocukta bir güvensizlik hissi onun normali haline gelir. Diğer tüm iyi veya kötü duyguları yaşamakta ve onları anlamlandırmakta zorlanır. 

  • Empati eksikliği 

Az önceki maddeyle bağlantılı olarak duyguları tanıyamayan biri kendisi hissetmekte zorlanacağı için karşıdakini anlama yeteneği de gelişmez. O duygunun gerçekte ne anlama geldiği, insana neler hissettirebileceği ve onun nasıl aşılabileceği konusunda kişinin kendisi de bilgi sahibi değildir. Bu yüzden biri bunu yaşarken de onun yerine sevinmede, onun yerine üzülmede zorlanır. Ya da bir başkasının gerçekten önem verdiği şeyleri anlamakta zorlanır çünkü kendisi, kendi benliğinin tam olarak farkında değildir ve başkalarında bunun olabileceğini algılayamaz. 

  • Başkalarına karşı soğukluk 

Başkaları kendisine yaklaştığında kendini rahatsız ve güvensiz hisseder, bu yüzden birileriyle yakın temasa girmekten kendini geri çekebilir. Birisi ona karşı duygularını açtığında veya başından geçen kötü bir şeyi anlattığında bundan rahatsız olur. Bu anlatılanlar karşısında ne hissetmesi, ne düşünmesi ve ne yapması gerektiğini bilemediğinden dolayı kendisine karşı bu kadar şeffaf olunması ona gerginlik verir. 

  • Boşluğu doldurma 

Boşluk doldurmaktan bahsederken ne demek istiyorum? Bu çok genel bir madde. Duygusal ilgiden mahrum bırakılarak büyüyen çocuklar bunun eksikliğini her zaman hissederler. Bu boşluğu doldurmak için de herhangi olumsuz bir şeye karşı alışkanlık veya bağımlılık geliştirmeye daha yatkın olurlar. İçlerinde eksik olan şeyi gidermek için olumsuz herhangi bir şey konusunda daha fazla var olurlar. Örneğin; mükemmeliyetçi olmak gibi. Mükemmel olarak o açığı kapatmayı -bilinçsizce- hedeflerler. 

Yazının başında bir annenin duygusal açıdan var olmamasına bebeğine karşı nasıl yansır buna değinmiştik ve annenin bunu bebeğine şefkat göstermeyerek, bebeğe güven vermeyerek yapabileceğini söylemiştim.  

Peki günlük yaşama bu nasıl yansır? Annenin duygusal açıdan yok olmasına spesifik olarak nasıl örnekler verebiliriz? 

  • Her zaman kendi duygularını ve kendi dertlerini ön planda tutmak 

Kişi, annesine bir şey anlatmaya çalıştığında anne o sohbetin içinde ulaşılmaz konumdadır. Dinlemek ve anlamak yerine bu olayın kendisine nasıl hissettirdiğine odaklanır. Başrolde her zaman kendisi vardır. Örneğin kişi; kocasıyla yaşadığı bir sorunu anlatırken “ne kadar moralinin bozuk ve yalnız hissettiğini söylediğinde” annenin odağı kızına destek olmaktan ziyade “şimdi anlamışsındır babanla yaşadıklarımı, ben de çok yalnızdım zamanında, beni çok yalnız bıraktınız” diye yakınmaya başlar ve yeniden başrol olmaya çalışır. Bu anneye duygusal olarak ulaşmak ve duygularının olduğunu kabul ettirebilmek çok zordur. 

  • Mükemmel anne görüntüsü sunmak 

Normalde olduğu gibi, soğuk ve umursamaz davranan anne, etrafta birileri olduğunda çok iyi bir anne rolü oynar. Normalde çocuğuna karşı ilgisiz olan anne, sırf çevresinde insanlar olduğu için çok daha ilgili ve şefkatli görünebilir. Anneyle çocuk baş başa kaldığında anne, çocuğun kendisine yaklaşmaya çalışmasını durdurur –bundan rahatsız olur veya sıkılır- ancak insanların şahit olacağı bir ortamda çocuğa çok daha sevecen davranır. Bu, küçük bir çocuk için oldukça kafa karıştırıcıdır. Ancak çocuk büyüdüğünde ve annesinin rol yaptığını artık fark edebildiğinde bu, annesinden soğumasına ve uzaklaşmasına sebep olacaktır. 

  • Kendisine tehdit olarak algılamak 

Bir derdinizi, kaygınızı veya sorununuzu ona açmaya çalıştığınızda bunun kendisiyle ilgili olduğunu düşünür ya da daha da kötüsü; kendisiyle ilgili yapmak için çalışır. Anlattığınız şeyler hoşuna gitmediğinde öfkelenir ve susmanıza sebep olur. Daha sonra da konuşmadığınız için öfkelenir. Hem kendisiyle konuşulmasını zorlaştırır hem de kendisiyle konuşmadığınız için sitem eder. 

Kaç yaşına gelirsek gelelim, içimizdeki bu anne şefkatinin ve ilgisinin eksikliği her zaman var olmaya devam eder. Yanlış yolu gitmemize, yanlış partner seçimleri yapmamıza neden olur. Sırf onun yüzünden bir şeyleri yapmamıza veya yapmamamıza neden olur. Örneğin; onun gibi bir anne olmaktan korktuğumuz için asla çocuk sahibi olmak istemememize veya -tam tersi- nasıl anne olunacağını göstermek için, kendi içimizdeki yaraları kendi yetiştirdiğimiz çocukla birlikte iyileştirmek için delicesine çocuk sahibi olmak istememize sebep olabilir. 

Nasıl iyileştirebiliriz? 

Maalesef bunu veya sıkıntılı herhangi bir şeyi iyileştirebilecek sihirli bir değnek yok. Daha fazla sömürülmeye açık hale gelmemek için kendi değerimizin ve kendi benliğimizin farkına varmamız hatta bunu inşa etmemiz gerekiyor.  

  • Susturulduğumuz şeyleri konuşmak 

Hangi konularda susturulmuştuk? Hangi konularda bir şey istememize veya şikayet etmemize izin verilmemişti? Bunları o an konuşamadıysak, o an üstünü örtmek zorunda kaldıysak şimdi içimizde sıkıştığı yerden onu çıkarmanın zamanı geldi. İçimizde birikerek sadece bize yük oldular. İfade edemediğiniz şeyleri şimdi ifade etmek için bir kağıda yazabilirsiniz. Bunu yapmak utanç verici veya saçma hissettirebilir ancak yapınca gerçekten işe yarıyor. Her şey insan olmaya ait ve insanı kendisinden başka iyileştirebilecek kimse yok. Kendimizle baş başa kalıp bunlar üzerine düşünebileceğimiz bir alana ve buna inanmaya ihtiyacımız var. 

  • Kendimize annelik yapmak 

Eğer bakarsak bir anneye olan ihtiyaç her zaman ordadır ve bunu anneniz size veremediyse emin olun bunu verebilecek tek kişi kendinizsiniz. Kendimize annelik yapmak kulağa tuhaf geliyor olabilir ancak artık bir yetişkin olarak kendi çocukluğumuzun yanında olabilecek kadar hem onu iyi tanıyoruz -çünkü zaten o çocuk kendimiziz- hem de artık o güce ve farkındalığa sahibiz. Çocukluğumuzda en çok görmezden gelindiğimiz veya en çok zorlandığımız o anı hatırlayıp şu an bir yetişkin tarafından anlaşıldığımızı hissetmek bize gerçekten iyi gelecektir.  

  • Destek almak 

Anlaşıldığımız, dokunduğumuz, sarıldığımız, güvendiğimiz insanlarla birlikte vakit geçirmek. Bir arkadaş veya bir sevgili olabilir. Bir psikoterapi seansı almak da olabilir. Bir travma terapisti geçmişte kurulan veya kurulamayan o bağları çok daha sağlıklı bir hale getirebilir. 

Zihinsel gelişim çabaya değer,

İrem ♥ 

Sonraki gönderi

Ayrılığın En Temel Nedeni

Yorum yazın

Bu site hCaptcha ile korunuyor. Ayrıca bu site için hCaptcha Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları geçerlidir.